SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 66 >>

بَاب مَا جَاءَ فِي بِئْرِ بُضَاعَةَ

34 Buda'a Kuyusunun Suyu

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلَاءِ وَالْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ وَمُحَمَّدُ بْنُ سُلَيْمَانَ الْأَنْبَارِيُّ قَالُوا حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ الْوَلِيدِ بْنِ كَثِيرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ كَعْبٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ أَنَّهُ قِيلَ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَتَوَضَّأُ مِنْ بِئْرِ بُضَاعَةَ وَهِيَ بِئْرٌ يُطْرَحُ فِيهَا الْحِيَضُ وَلَحْمُ الْكِلَابِ وَالنَّتْنُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْمَاءُ طَهُورٌ لَا يُنَجِّسُهُ شَيْءٌ قَالَ أَبُو دَاوُد وَقَالَ بَعْضُهُمْ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ رَافِعٍ

 

Ebu Sa'id el-Hudri (r.a.)'den rivayet edilmiştir ki; Resuİullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e hayız bezlerinin, köpek leşlerinin ve kokmuş nesnelerin atıldığı bir kuyu olan Buda'a kuyusundan abdest alabilir miyiz? diye soruldu. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Su temizdir, onu hiç bir şey pisletmez" buyurdu.

 

Ebu Davud dedi ki: Bazı raviler, senedde geçen Abdullah b. Rafi yerine Abdurrahman b. Rafi demişlerdir.

 

 

Diğer tahric: Tirmizi, tahare; Nesaî, miyah; Ibn Mace, tahare; Ahmed b. Hanbel

 

AÇIKLAMA:     Zikri geçen Buda'a kuyusu Medine'de meşhur bir kuyu idi.Bulunduğu yer, çevresinden oldukça alçak olduğundan halkın çöplüklerini, köpek, leşlerini ve diğer pislikleri sel suları sürükler getirir buraya doldururdu. Hatta kadınlar hayız bezlerini de atarlardı. Bütün çevrenin suları bu çukurda kalan kuyuya aktığı için büyük bir havuz teşkil edecek kadar da çok su birikirdi.

 

Tirmizi şarihi Mubarekfuri, bu hadis-i şerifle ilgili açıklamasında, bu sellerin aktığı yerin bir kuyu olduğunu, yoksa Hidaye müellifi Merğınani'nin zannettiği gibi bostanlar arasında akıp giden bir su olmadığını söylemiş ve eğer öyle olsaydı, kuyu ismi verilmezdi, üstelik ağzının çapı da altı arşın idi, demiştir.

 

Bu hadisin getirdiği hüküm ile kulleteyn (iki kulle) hadisi'nin arasında bir çelişki var gibi ise de, gerçekte hiç bir çelişki bulunmamaktadır. Muhtelif mezheb alimleri zahirde var gibi görülen bu çelişkinin giderilmesinde aşağıdaki te'villere baş vurmuşlardır:

 

1. Maliki ulemasına göre yukarıda da beyan edildiği gibi, az olsun çok olsun, akar olsun durgun olsun vasıflarından birini kaybetmedikçe (necasetin eseri üzerinde görülmedikçe) su pis olmaz. Bu nedenle Buda'a Kuyusundaki suyun vasıfları da değişmediği için onun suyu temizdir.

 

2. Şafii ulemasına göre ise, durgun sular iki kulleyi aştığı takdirde pis olmaz. "Buda'a Kuyusundaki sular bu miktarı aştığı için pis değildir"

 

3. Hanefilere göre ise, Ebu Davud Şarihlerinden Hattabi ve İbn Reslan'ın açıkladıkları gibi Buda'a Kuyusu, bilinen mu'tad kuyulardan biri değil; Beni Saide bostanlarına suyu akan bir pınardır. Buna göre Buda'a kuyusu, akan su hükmünde olduğundan ve necaset eseri görülmediğinden bu kuyunun suyu temizdir.

 

Buna rağmen bazı alimler, böyle bir kuyu suyunun kullanılması insan tabiatı ve temizlik kaideleriyle bağdaşmayacağından bu kuyuya gelen nesacetlerin yine sel suları ile akıp gittiğini, kalan suyun temiz bir su olduğu te'viline gitmişler ve Maliki ve Şafii ulemasının te'villerinde zorlama görmüşlerdir.

 

Hadis-i şerifte geçen "hayz bezlerinin, köpek leşlerinin atıldığı" tabirlerine bakarak o zaman müslümanların bu kuyuya bu pislikleri kendi elleriyle attıkları sanılmamalıdır. Yukarıda da işaret edildiği gibi, bu pislikleri oraya sel suları veya rüzgar sürükleyip getiriyordu. Tabii ki, o zaman Medine münafıklarının da böyle pislikleri buraya atabilecekleri düşünülebilirse de sulara ve ağaç altlarına abdest bozmaktan nehyedilen müslümanların bu işi yapacakları prensip olarak düşünülemez.